16 Ocak 2017 Pazartesi

Oluruna bırak...

İnsanlar asla değişmez, bir kere giden bir daha gider...

Ben önceden böyle değildim, insanlara olan güvenimi sonradan yitirdim.Eskiden olsa herkes ikinci bir şansı hak eder diye düşünürdüm. Ama bir insan senin üzüleceğini bile bile aynı hatayı iki kere yapınca inancını yitiriyorsun. İnsanların asla değişmeyeceğini kalbimi aynı yerden defalarca kıranlardan öğrendim...
Bir insan neyse o dur...
Sana yaşattığı her şey yaşatacaklarının teminatıdır. Şimdi mutlu eden gelecekte de mutlu eder. Şimdi üzen, sonradan daha çok üzer. Ve aklından şunu hiçbir zaman çıkarma: ''Hayatından bir kere giden yine gider...''
Bazen pişman olduğunu söyler, bazen değiştim der...
Belki aradığını bulamadığından, belki de senden daha iyisini bulana kadar sana geri dönmek ister. Gönlünü almak için üzerine daha çok düşer, arar sorar, daha ilgili görünür... Ama bunların hepsi sen yeniden ona kucak açana kadardır. Hikayenin gerisi daha önce ne yaşadıysan aynısı işte...
Bir süre mutlu olursun, sonra o yine gider...
Yani insanlar değişmez, seni değiştirene inandırır hepsi bu...
Eskiden ''Güvenilecek insan yok!'' diyenlere, ''Sen yanlış insanları seçiyorsun'' derdim.
Ama zamanla umudunu kaybediyor insan. ''O yapmaz!'' dediklerimiz var ya, yapmaz dediklerimiz herşeyi yaptılar.
Bizim yere göğe sığdıramadıklarımız, bizi kalbinde bir köşeye sıkıştıramadılar.


Alış diyorlar...
Gün gelir herşey geçer, hatta zamanla unutursun diyorlar.
Alışırım elbet...
Hatta geçer belki zamanla.
Ama yaşadığım hiçbir şeyi unutmayacağım asla...

Herkesin yaşattıklarını yaşama günü mutlaka gelir...

Biliyorum ki ilahi adalet bir gün mutlaka tecelli edecek bu dünyada olmasa da. Ben buna inanıyorum. Ama bazıları var, yaşattığı her şeyi burada yaşasın ve göreyim istiyorum.

Ne güzel çocuklardık oysa, ne kötü adamlar yarattılar bizden...

İşte onlar var ya...

Onlara hakkımız helal değil bizim. Biz onları affetsek de onların vicdanı affetmeyecek kendilerini.

Kimsenin hayatı mükemmel gitmez. Onlar da dibe vurdukları biz zaman hatırlayacaklardır mutlaka... Ve o zaman ilk akıllarına gelen biz olacağız. Kim bilir belki de pişman olurlar bir gün ama bunun için bile çok geç kalmış olacaklar.
Birilerinin terk etmesi, gitmesi, sevmemesi gerçekten önemli değil. Ama seviyormuş gibi yapması, kendine alıştırması, bağlaması hiç affedilir gibi değil...

Kimseye beddua ettiğimiz yok ama herkes yaşattığını bir gün yaşamalı.
Verdiği kadar mutluluğu ve bıraktığı kadar acıyı...

Unutma ki nasip bir tanedir, gerisi bahanedir...

Gün gelir şikayetçi olduğun her şeyi özlersin. Nefret ettiğini düşündüğün şeylerin aslında sevdiğin şeyler olduğunu fark edersin.

İşte bunun adı pişmanlık...

Eğer pişman olduğun şey bir daha düzeltemeyeceğin bir şeyse bu vicdan azabına dönüşür. 
Ve inan bununla asla baş edemezsin...

Yani bir hiç için hayatının insanını kaybetme.
Çünkü bir kere kaybedersen, bir daha asla sahip olamazsın.

Yol girer araya...
Zaman girer...
Sonra başka birileri...
Sonra ne kadar pişman olursan ol, bir daha asla olmaz eskisi gibi...

Unutma ki nasip bir tanedir.

Sevdiği yanındayken şükretmeyi bilmeyeni, Allah, ayrılınca ''geri dönsün'' diye yalvartmasını da bilir...


Gülümsemek umuttur...

Hayatta kayıpların olacak mutlaka, olsun...
Hiçbir zaman harcadığın zamanı, verdiğin emeği ziyandan sayma. Onlar senin tecrübelerindir...
Kayıplarla öğrenirsin sahip olduklarının kıymetini, onlar öğretir sana insanları tanımayı...
Ve yanılarak öğrenir insan doğruyu yanlıştan ayırmayı. Bunları öğrendikçe hayal kırıklığına uğrama asla, aksine daha güçlü dur. Daha sağlam bassın ayakların yere... Hiçbir zaman her şey bitmiş gibi kaybetme kendini. Her zaman bir başka yol vardır kesinlikle. Evrene nasıl bir ruh halini yansıtırsan onu alırsın, bu yüzden daima güçlü görün!

Olup biten her kötü şeye ana avrat söver gibi gülümse!
Sonra yeniden başla her şeye...

Mutlu olduğun zamanlarda bir tutam gülücük koy cebine, ihtiyacın olacak...

Hayat her zaman yolunda gitmeyecektir çünkü. En önemli tecrübelerini en ağır kayıplarla öğrenir insan. Mühim olan yaşadıklarından bir şey öğrenebilmek...

Çok seveceksin kimi zaman ama kıymetin bilinmeyecek.
Kırılmasın isteyeceksin, o paramparça edecek.
Kaybetmemek için her şeyi yapacaksın ama o gidecek...

Gitsinler...

Gönlü senin yanında olmayanın vücudu nerede olursa olsun önemi yok. Biri yanındaysa eğer, teniyle, nefesiyle, aklıyla, ruhuyla yanında olmalı. Diğer türlüsünün aldatmaktan bir farkı var mı?

Gitsinler...

Ne halleri varsa görsünler! Verdiğin sevginin kıymetini bilmeyen çektiğin acının zerresini bilemez. Bu yüzden onlar için üzülmeye değmez. Senin mutsuzluğunla gurur bile duyar onlar, ''Hala beni seviyor, hala bekliyor, hala özlüyor...'' diye düşünürler. Onların kaçarak yarım bıraktığı savaşı sen gülümseyerek kazan.

Asla yenilme! 

Terk edip gidenlerin ardından dövünür gibi değil, yalnızlığınla övünür gibi gülümse!

Ben kaybetmedim, ben düşmedim, hala güçlüyüm ve hala varım! der gibi gülümse...

Çünkü gülümsemek umuttur, anlık da olsa tüm kederini unutturur...

Yalnız olduğunu hiçbir zaman düşünme,
biri hep seninle...

Küçükken anneme ''Allah nerede?'' diye sordum.
Gülümsediğini hatırlıyorum o an annemin. Usulca yanıma yaklaştı, avuç içlerini başımda hissettim, saçlarımı okşadı. 

Dedi ki;
''Allah adını andığın her yerdedir...''

Annemin söylediği şeyin ne anlama geldiğini anlamasam da o cümleyi asla unutmadım ve O'nun adını andığım her yerde olduğunu biliyordum. Büyüdükçe ne anlama geldiğini anlamaya başladım o cümlenin. 
''Allah, adını andığın her yerdedir...''

Yani O,senin O,nu hatırladığın, adını zikrettiğin,şükrettiğin, dua ettiğin, af dilediğin, O'nu hatırladığın her yerde... Bazen hiç tanımadığın birine ettiğin yardım karşılığı sana edilmiş bir minnet teşekküründe... Bazen diğer canlılar için bir köşe başına koyduğun su kabında... Bazen öpüp yüksek bir yere bıraktığın yerdeki bir ekmek parçasında... O yalnızca dilde değil, yapılmış tüm iyiliklerdedir.
O, hiç kimsenin tahmin bile edemeyeceği, düşünemeyeceği, bilemeyeceği her yerde...

Senin fikrinde...
Senin niyetinde...
Senin vicdanında...
Senin kalbinin en derin yerinde, hiçbir güçlü duygunun erişemeyeceği kadar en derin zerrendedir...
Yani yaptığın iyi kötü her şeyde, ağladığında, ağlattığında, tüm başarılarında ya da hayal kırıklıklarında seninle olan biri var.
Asla yalnız olduğunu düşünme.
Ömrün boyunca seni asla yalnız bırakmayacak biri hep yanında...



Kimsenin sevgimizi kullanmasına izin vermeyelim kalbim...

Mesela bugünü milat say. Biz bugün terk edildik...
Her geçen gün bir çentik at kan kaybettiğimiz yere. Unutmayalım bugünü, ne zaman affedecek gibi olsak hatırlayalım. Mutlaka hatırlayalım kalbim, asla affetmeyelim! Çünkü bir kere giden bir daha gider. Bir kere affedersek bir daha toparlamamız mümkün değil...

Bizim zayıf noktamız sevgimiz. Bunu biliyorlar kalbim, kullandırmayalım sevgimizi. Kimsenin kirletmesine izin vermeyelim...

Bizi en çok kimler hayal kırıklığına uğrattı biliyor musun?

Sevdiklerimiz... En çok da onların yaptıkları battı, onların yaptıklarını yediremedik kendimize. Sevmeye bile kıyamadıklarımız var ya hani, ''O asla yapmaz!'' deyip kefil olduklarımız... İşte onlar yapmaz dediğimiz her şeyi yaptıkları için böyle içinden çıkılmaz bir hale geldiği duygularımız. Hep onlar yüzünden darmadağınığız... Biz hiç tereddüt bile etmeden onlara emanet etmiştik kendimizi. 

Çünkü onlar milyonlarca insanın içinden güvenmeyi seçtiklerimizdi, en çok inandıklarımız, en çok sevdiklerimizdi.
Ve yine en iyi onlar öğretti, hiç kimseye sonsuz güvenilmeyeceğini...

Sağ olsunlar...

Sevgisinden büyük olur acısı kalpten sevenlerin...

Bazıları yalnızca bedenini götürür giderken...
Hayallerini bırakırlar, anılarını... Ve bir daha toparlaması mümkün olmayan bir enkaz bırakırlar geriye...
Bazen ''Sen daha iyisine layıksın'' derler.
Bazen ''Ben sana göre değilim'' derler.
Bazen de ''Her şey senin mutluluğun için'' derler...
Derler ve giderler...

Bizi en çok mutluluğumuzu istediğini söyleyenler incitirler...
Ayrılık da elbette aşka dahil.

Ama zamansız ayrılıklar yok mu, hani şu her şey yolundayken, üstelik tek bir neden bile yokken bir hiç gibi yüzüstü bırakıldığımız ayrılıklar... Dokunuyor insana.

Saçma bir kısa mesajla bitmesi var bir de... Birlikte geçmiş onca güzel zamanı tek bir kısa mesaja sığdıran ayrılıklar var...

En çok da bu koyuyor işte...

Birşeyler anlatmaya çalışıyorsun, yazmaya çalışıyorsun, ses tonun yok, bakışın, telaşın... Hiçbirini gösteremiyorsun, ifade edemiyorsun. Tarifsiz bir şekilde canım acıyor ama bunu hissettiremiyorsun...
Oysa bir kere sarılsan düzelecek gibidir, böyle olunca yapamıyorsun işte...
Ben de yapamadım üzgünüm...

Sevdiğin kadar sevilirsin diye bir şey yok bu hayatta. Ne kadar seversen o kadar acı çekiyorsun sonunda.

Mesele çok ya da az sevmek de değil aslında.
Mesele hak edeni sevmek, herkesi hak ettiğince sevmek...

Gün gelir canımlar, aşkımlar, hayatımlar, bebeğimler biter ve geriye bir tek adın kalır.
Herkes gibi bakar sana, herkes gibi çağırır.
O sana adını söyledikçe için acır.
Sesini duyarken özlersin onu...

Deli gibi severken kuru bir ''canım'' deyişine hasret kalırsın.
Bir gün gelir seviyorumlar biter geriye yalnızca adın kalır.
Adın batar, kendi adından bile nefret edersin o an.
Canını yakar, acıtır...
Sevgilim dediğin birinin sana adınla hitap etmesi,
gitme vaktinin yaklaştığını hatırlatır.
Çünkü artık sana söylenecek başka bir şey kalmamıştır...

Altını çizdiğin insanların, üzerini çizmek zor olur...

Kim olursan ol, ne olursan ol mutlaka hayatına birileri girecek...
Gün gelecek unutamam dediğin her şeyden sıyrılacaksın. Bir daha sevemem dediğin zamanları hiç hatırlamayacaksın bile. Hayat, hiç beklemediğin anda bütün yaralarını saracak birini verecek sana. Şimdiye kadar hayatına hiç kimsenin girmemesi bundan sonra da kimse olmayacak anlamına gelmiyor. Mutlaka birileri olacak...

Ya ilk kez sevmiş olacaksın birini ya da ikinci baharını yaşayacaksın...

Önemli olan hayatında birinin olması değil...

Asıl mesele hayatında seni yarım bırakmayacak birinin olması. Yanında olmadığın zamanlarda bile gözün arkada kalmayacak mesela. Çünkü güven olmazsa sevgi de olmaz. Sevsen bile yürümez o ilişki...

Hem çok sevmek marifet değil zaten. Asıl marifet hak eden insanı hakkınca sevebilmek. Yanlış kişiye sonsuz sevgi beslersen sonrasında çektiğin acının da bir sonu olmaz. Çünkü hak etmeyen insanlar senin acını asla umursamaz. Bu yüzden her geçen gün biraz daha sevdiğin insana dikkat et. Hayalleri yakışsın sana, düşünceleri, kişiliği yakışsın... Çünkü sevgide yakınlık tenle değil kalpte olur. İki kalpten biri dokunamazsa diğerine o aşk ayrılık doğurur.... Ve yalnızca seven üzülür, bunu asla aklından çıkarma...

Altını çizdiğin insanların üzerini çizmek zor olur...

Bu yüzden hayatına aldığın kişiye dikkat et... Seni anlayan, seni bilen, seni izlerken gözlerinin içi gülen insanları sev. Birini sevmek kolay şey... Gerçekten sevdiğin kişiden vazgeçmek zorunda kalmak ve buna alışmak o kadar da kolay olmaz. Çünkü alışmak ömürden yer ve asla doymaz...

Seni seviyorum diyen değil
tek kelime bile etmeden sevdiğini hissettiren biri olmalı hayatında.
Çünkü söylemek dilin hissetmek kalbin işidir...




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder