UYKU GİBİDİR AŞK...
Yalnız kaldığında anlar insan ve pişmanlıklarını, vedalarını, terk edenleri, terk ettiklerini hatırlar. Hep söylenir ya, ''Geçmiş geçip gitti, yarından habersiziz. Öyleyse gün bugün ve anı yaşamak lazım!'' diye. Kıymet bilmedik ki, sabredemedik, yüreğimizde birileri varken sevmeye çalıştık. Ya geç kaldık sevilmeye vazgeçilen olduk ya da çok sevildik aklınızda olan yüzünden fark edemedik.
Yalnız kalınca anlar insan pişmanlıklarını, yapılan hataları, bir hiç uğruna onca yılı heba ettiğini yalnız kalınca anlar insan.
Kimileri çok korkar yalnızlıktan. Vicdanıyla yüzleşmekten korktuğu için vakit geçirmek adına da olsa önüne gelene sarılır.
Sonra bir şeyler ters gider ve ayrılır.
Zamanımı bir hiç uğruna heba etmişim der. Hatayı kendisinde aramalı insan, her önüne gelene sarılmamalı, önce yalnızlık mahzeninde kendisiyle yüzleşmeli, acılarla yoğrulan bir ilişki kolay kolay çatırdamaz, kolay vazgeçilip gidilmez.
Gurura yenik düşmez, haklı olan taraf olsan da ararsın ya da gurura yenik düşer aşkın güzel günlerini ararsın.
Yalnız kalınca özler insan geçmişindeki kişileri, onunla birlikte geçen ve bir daha asla yaşanılabileceğine inanmadığı o hatıraları özler, özledikçe haline ağlar. Kimi zaman Allah,ı suçlar, kimi zaman da kendini. ''Ne günah işledim de bunları bana reva görüyorsun Rabbim?'' der. Geçmişte alınan ahlar bu sorunun cevabı niteliğindedir. Vicdanıyla yüzleşmediği için farkında bile değildir.
Herkes bir gün yalnız kalacağından korkar ki zaten yalnız göçüp gideceğiz bu acılarla süslenmiş dünya hayatından.
Yalnız nasıl geçirebileceğimiz kendi elimizde çünkü kader bizim çabamız ile doğru orantılı.
Geçmişe bakınca gülerek hatırlamalı insan. Gecelerce onla karşılaştığına şükrettiğin, seninle aynı özelliklere sahip birini sevdiren Rabbine şükür ettiğin geceler hatırlanmaz.
Kalabalıklar arasındayken ondan gelen mesajlara az mı sırıttık aptalca...
Bizi fark ettiklerinde utancımızdan ne yapacağımızı şaşırırdık. Bize sadece acıyı yaşatarak hayatımızın odak noktasında yer almadılar ya. Çocuktuk bizi büyüttüler, yanlışlarımızı düzelttiler. Kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçirttiler. Sevgisinden dolayı sigarayı bırakanlarımız bile oldu. Oysa ayrılık olunca içindeki sevgi bitmemiş olmasına rağmen içkiye meyil etmendeki sebep unutmaya mı çalışmak yoksa yokluğunamı alışmak?
Çok farklı olduğunu her tanıştığınla karşılaştırma yaptığında anladın. Belki onunla tanışmadan önce içinde başka bir aşkın acısını yaşıyordun, farkında değildin. Uzun süreli yalnızlık kendi muhakemesini yaptırır insana. Başlarda gerçekten sevebileceğine inancın yoktu, çünkü bazen insan aynı sorulara aynı cevaplar vermekten bıkar.
Farklı olduğun için yüzünü hep güldüren oldu. Senin güvenmeye, inanmaya olan fikirlerin değişti.
Sonra farkında olmadan sevebildiğini gördün, çünkü kıskanıyordun.
Demek ki oluyormuş, kalbinde biri varken insan bir başkasını sevebiliyormuş. Evli olup bir başkasına aşık olanları katiyen haklı görmeyen mantığın kalbine yenik düşüyordu. Şimdi daha iyi anlıyordun aşkın gücünü.
Korkarak sevmek aşkın en masum halidir...
Korkarak seviyordun, kaybetmekten korkarak yaşıyordun gecelerini. Bir zamanlar gözyaşlarına şahit olan yastık yüzün şimdi gecelerce derin bir uyku çekmene göz yumuyordu.
Kalbinde öldüremediği insanlarla yaşayanlar, yaşamaya çalışanlar uyku bozukluğu yaşarlar. Ya erken uyurlar ya da hiç uyumazlar ki genellikle sabaha karşı uyanırlar. İlk yaptıkları şey telefona bakmak olur. Çünkü az önce yaşanmış gibi rüyadadır hatıralar. Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz derler. Mutluluğu ararken mışıl mışıl uykundan oldun. Ve daha da mutsuz oldun.
Uyku gibidir aşk yalnızlar iyi bilir
Ya vakitsiz gelir ya da hiç gelmez, senin gibidir.
Yalnız kaldığında anlar insan üç günlük denen hayatın mutsuzken bir asır, mutluyken bir kaç günden ibaret olduğunu.
Yalnız kalınca ağlar insan, yalnız değilken hep güler. Çünkü mutlu görünmek zorundadır. Oysa ağlamak bile güzeldir. Sana eşlik eden olunca. En önemli kararlarımızı hep gözyaşlarımızı kurularken veririz. Yaşama dair alınan bu kararlar kimi zaman çok bencilcedir, kimi zaman ise intikam havaları gözlerden okunur. Oysa ben umut kokan bakışlardan bahsediyorum. Yalnız kalmaktan korkmamalı insan vicdanı ile muhakeme etmekten, sessizlikten korkmamalı. Çünkü vicdan inançtandır, her insanda bulunmaz. Kendisiyle yüzleşmeyen bilemez.
Bir defa gelinilen bu dünyada ahı alınan mazlum olma ihtimalimizin olduğu unutulmamalı. Allah'ın yarattığı bu beden yalnızca ihtiyaç gidermede kullanılmamalı.
Dünü bekleme, yarını sev...
Herkesin içinde vardır bir kalp yarası ve önemli olan onu iyileştirebilecek insanlarla karşılaşması.
Bozguna uğrarsan, yolu şaşırırsan, yanlışa düşersen, yanlış birine doğru şeyler hissettirirsen, hala sende çok kıymetliyse, her şeyim deyip deli gibi merak ediyorsan yanlış yoldasın.
O şimdi kimlerle ve nerede, nereden bileceksin. İyi birisi olsa şu an yanında olurdu. Kusura bakma çünkü kötü insanlar bu kitabın daha adını duymamıştır. Niye öyle bir gereksinimde bulunsun ki?
Kitap okumak yerine başkalarını okuyorlardır.
Gelecekteki helaline haksızlık ediyorsun, belki bu günleri gülerek hatırlayacaksın.
Ne diye hala diretiyorsun. Bugüne kadar bekleyerek dönmesini denedin şimdi de unutamıyorum demek yerine unutmalıyım demeyi unutmamalısın. Geçen zamanın pişmanlığı bana derstir de ve sevmekten asla vazgeçme. Bir gün çocuklarının babasına hak ettiği bir eş olabilmek için çıkar aklındakini, ondan önce de yaşıyordun. Belki daha iyileriyle daha fazla sevebileceğin insanlarla tanışmak için bir fırsat bu. Gelen insanlarda onu bulmaya çalışma.
Benzerliklerini değil farklılıklarını görmek için çabala, farklılıklarını sev.
Unuttun mu ilk başlarda dakikalarca ne yazayım diye düşünüyordun. Bululmalarda ise bitse de gitsek havasındaydın.
Sana farklı kelimelerle seslenecektir. Ve ilk zamanlar belki canını yakacak ama ona da güveneceksin, inanacaksın.
Kalbine girebildi diye çok sevip her gün şükredeceksin.
Sana sesiyle huzur verip hep sevecek. Herkes aynı değildir ya bu defa seninle gelecek.
Sabah güneşiyle günaydının, akşam karanlığını aydınlatıp geceler iyi olacaktır. İlk zamanlar korkarak seveceksin, geçmişin sana yaşattıkları yüzünden bir defa yaşadın ya terk edilmeyi belki de ihaneti, kaybetmekten korkarak seveceksin, bir kez daha kaybetmekten, yenilmekten korkacaksın.
Sabrettiğin sürece farkında olacaksın ne kadar çok sevildiğinin. Seni ben gibi görüyorum. Belki de kendime söylüyorum.
Sabret gönlüm daha öncekiler gibi geçecek.
Neden yaralandım diye hatırlayacağına nasıl iyileşirim de.
Geç kalınmış pişmanlıkların hiçbir işe yaramadığını sen de öğreneceksin...
Dünü bekleme, yarını sev. Emin ol yarın sen gibi güzel.
Yalnız bırakmayacak insanları sev...
Yalnız olmakla yalnız kalmak aynı şeyler değildir...
Yalnız olmak kendi seçimidir insanın. Bir sürü tadını bilmediğin duygu vardır içinde. Yaşamadığın hissetmediğin, görmediğin şeyler acıtmaz...
Ama yalnız kalmak öyle midir?
Yani yalnız değilken yapayalnız kalmak...
Yani birine alışmışken, sevmişken, sevginin, mutluluğun tadına varmışken yüzüstü bırakılmaktır yalnız kalmak...
İşte bu çok acıtır...
Demem o ki; Yalnız olmaktan değil yalnız kalmaktan kork. Ve seni kendine alıştırıp, sevdirip, bağlayıp yüzüstü bırakacak insanlara verme kalbini...
Seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacak birini sev ve onlardan asla vazgeçme...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder